12 Ağustos 2008 Salı

Mehmet Calıskan roportaji Sabah Gazetesi Şubat 2008

Mehmet Çalışkan röportajı Sabah Gazetesi Şubat 2008

Köye yerleşiyor

Teoman şöhret olmadan önceki "Vatandaş Teoman"a dönüş yapabilmek için köye yerleşmenin hazırlıklarını yapıyor. Teoman’ın bir süredir İstanbul’dan uzaklaşmanın planlarını yapıyordu. Bir gazeteciye attığı yumruk Teoman’ın radikal kararlarını netleştirdi.



Önümüzdeki günlerde “Söz Müzik Teoman” adında yeni albümünü satışa çıkaracak olan Teoman, bu çalışmasında oldukça farklı bir yol izledi. Albümdeki şarkıların hiçbirini Teoman seslendirmiyor. “Söz Müzik Teoman”daki Teoman şarkılarını Sezen Aksu, İzel, Candan Erçetin, Nil Karaibrahimgil, Yalın, Mirkelam, Yaşar, Yavuz Bingöl gibi isimler seslendiriyor.

Aslında “Söz Müzik Teoman”da Teoman, kendi şarkılarını seslendiren şarkıcılara düet yapacaktı. Ne var ki Teoman, albümde yer alan şarkıcıların stüdyo kayıtlarını dinledikten sonra “Böyle çok güzel olmuş. Düet yapmak istemiyorum” dedi. Yapımcıları Cengiz Erdem ile Deniz Erdem’in de onayıyla “Söz Müzik Teoman” çeşitli şarkıcılar tarafından seslendirilen Teoman şarkılarından oluşan bir kimliğe büründü. 14 şarkının yer aldığı “Söz Müzik Teoman”ın ikinci ve üçüncü albümleri de önümüzdeki aylarda aynı formatta satışa çıkarılacak.

“Ruhumu kaybettim”

Teoman, aldığı radikal kararları yaz aylarında hayata geçirmenin hazırlıklarını yapıyor. Teoman, bir köye yerleşecek. Teoman’ın köye yerleşmek istemesinin nedeni şöhretli hayattan uzaklaşmak. Şöhretin kendisine ruhunu kaybettirdiğini dile getiren Teoman, yerleşeceği köyde huzur bulacağını belirtiyor. Geçtiğimiz günlerde bir gazeteciye attığı Teoman’ın radikal kararının netleşmesine vesile olmuş.

Paramparça: Sezen Aksu
Gönülçelen: Yalın
Kim: Candan Erçetin
Rüzgar Gülü: Yaşar
İstanbul’da Sonbahar: Nil Karaibrahimgil
Sürpriz: Emre Aydın
Senden Önce Senden Sonra: İzel
Güzel Bir Gün: Mirkelam
Düş: İrem Candaş
İki Çocuk: Yavuz Bingöl
Bugün: Kreş
İstasyon İnsanları: Harun Tekin
Kişisel Bir Şey: Rashit
Gökdelenler: Hayko Çepkin

Söz Müzik Teoman’daki bütün şarkıları meslektaşlarınız seslendirdi. Neden tek bir şarkıyı bile siz seslendirmediniz?

Yapımcılarım Cengiz Erdem ile Deniz Erdem bana yeni albümü düet olarak yapmamı tekif etti. İyi bir fikir olarak düşündüğüm teklifi kabul ettim. Şarkıları düet yaparak seslendirme üzerine çalışmlara başladık. Sonra baktım ki düet yapacağım meslektaşlarım şarkılarıma yeni bir ruh kattılar. Yorumları fazlasıyla hoşuma gitti. Düet yaparak meslektaşlarımın yorumlama tarzlarını bozmak istemedim. Bazı şarkıların son mısralarına imza niteğinde ben de katıldım o kadar.

Albümde yer alacak olan şarkıcıları siz mi seçdiniz?

Hayır, öyle bir seçim durumu yaşanmadı. Zaten benim şarkılarımı seslendirenler sürekli konuştuğum arkadaşlarım. Onlarla proje üzerine konuşurken zaten doğal olarak işin içinde yer aldılar. Sonra im hangişarkıyı seslendirmek istediyse stüdyoya girip kayıt yaptılar.

Şarkılarınızın yorumlama tarzını siz mi belirlediniz yoksa seslendiren şarkıcılar mı?

Hiçbir şarkının yorumlanma tarzına karışmadım. Kim nasıl istediyse o şekilde yorumladı. Benim tarzımda seslendirmelerinin bir anlamı da yoktu. Çünkü benim gibi yorumlama işini ben zaten yapmışım. Aynısı neden olsun? Benim tarzımda yorumlamış olsalardı ortaya kısır bir iş çıkardı. Örneğin Paramparça’yı ben Fadog tarzında seslendirmiştim. Sezen Aksu ise İspanyol formlarında seslendirdi.

Albümde neden yeni şarkı yok?

Hem elimde yeni şarkı yoktu hem de canım yeni şarkılar yapmak istemiyordu.
Şarkı yapmaya karşı bir hevesin kalmadı. Uzun zamandır gitarı elime alıp da şarkı yapma isteğim yok.

Sizin gibi üretken birinin artık şarkı yapmak istemeyişinin nedeni ne olabilir?

Anlatacak hikayem kalmadı. Ben anlatacak hikayem olduğu zaman şarkı yapabiliyorum. Hiç bir zaman ille de şarkı yapmam gerekir diye düşünüp işe girişmedim. O istek, o heves gelirse yaparım. Gelmezse de yapmam. Benim sanat anlayışımda zorlama yoktur. Kariyerimi devam ettirme adına zorlama şarkılar yapamam.

Kariyerinizi devam ettirme adına kaygınızın olmadığını mı düşünmeliyiz?

Hayal ettiğimden, beklediğimden, istediğimden daha ünlü biri olmuş biriyim. Hayal ettiğimin ötesinde başarılı oldum. Kimseyle yarışmıyorum, kendimle de yarışmıyorum. Bu nedenle de oldukça rahatım. Kimseye kendimi kanıtlama veya gösterme derdinde değilim. Bundan sonra benim derdim kariyerimi devam ettirmek değil. Benim artık bu hayatta tek amacım var. O da her anımda mutlu olmak. Ünlü olmak beni mutlu etmiyor. Aksine oldukça mutsuz yapıyor.

Size fazla yüklenildiğini düşündüğünüzden dolayı bir tepki hareketi içinde misiniz?

Eve, bana çok fazla yükleniliyor. Bu da benim hevesimi körelten nedenlerden biri. Neden yükleniliyor? Çünkü ünlüyüm. Yüklenilmesinin nedeni ünlü olmam.
Artık ben ünlü olmanın bedellerini ödemek istemiyorum. Diğer yandan da çok fazla çalıştım, Artık yoruldum. Çok şükür yaşatan dolayı emekli olmayacak bir lükse sahibim. İşleri yavaşlatma kararı aldım. Artık gözü dönmüş bir şekilde çalışmak, şöhretliler kuyusunda yitip gitmek istemiyorum.

İşleri yavaşlatmakla neler kaçırabileceğinizi hesapladınız mı?

Benim artık elde etmek istediğim bir şey yok ki. Zaten sahip olmayı hayal etiklerimden çok fazlasına sahip oldum.İlk zamanlar ünlü olmaktan hoşlandım ama şöhretin benim ruhuma ters bir olgu olduğunu artık iyice anlamış durumdayım. Etrafı kale surları gibi büyük duvarlala çevrili büyük evlerde yaşamak, korumalarla gezmek bana göre değil. Ben öyle bir yaşama sahip değilken bile minimum düzeyde yaşadığım şöhret ruhumu benden alıp götürdü. Ruhumu geri getirmek için ben bedenimi alıp başka yerlere götüreceğim.

Nerelere?

İstanbul’u terk ediyorum. Bu yaza kadar İstanbul’dan ayrılmış olacağım. Henüz neresi olduğuna karar vermiş değilim ama küçük bir köye yerleşeceğim. Evimin önünde sebze-meyve yetiştireceğim. Belki bir kaç ineğim ve tavuklarım da olur. Anlayacağınız bir çiftlik hayatı yaşayıp, beni sıkan her olumsuzluktan uzak kalacağım. Özellikle de şöhretten. Ruhumu ancak o zaman geri getirebilirim.

İnzivaya mı çekiliyorsunuz?

Tam anlamıyla inziva denilemez. Çünkü çok sevdiğim arkadaşlarım var. Onlarla biraraya geleceğim. Bu nedenle inziva çekildiğimi söyleyemem. Ama Kesin olarak İstanbul’dan uzaklaşacağım. Boşu boşuna çok çalıştım. Nasıl bir hırs girdiyse içime kendimi kaybetmişim. Sevdiğim herkesi ihmal etmişim. Ailemi bile ihmal etmişim. En sevdiğim arkadaşlarımı bile zaman gelmiş 3-4 yıl hiç görmemişim.

Böyle hayatı yaşamak istiyorsanız gelecek kaygınız olmamalı. Öyle mi?

Gelecek kaygım hiç yok. Şöhretimin biteceğinden söz ediyorsanız zaten artık ünlü biri olmak istemediğim için İstanbul’dan gideceğim. Paradan söz ediyorsanız 5 tana evim var. Onların getirileri bana yeter de artar bile. Üstelik birikmiş param da var. Bekar adamım, çocuğum da yok. Bu nedenle gelecek kaygımın olması için bir neden de yok.

Belki bir gün evlenmek istersiniz?

İstiyorum zaten. Bir eşimin, boy boy çocuklarım olmasını fazlasıyla istiyorum. Bir gün ailem olsa da sahip olduğum evler ve nakit param hepimize yine yeter.

Siz lüks bir yaşamı istemeyebilirsiniz ama belki eşiniz ve çocuklarınız ister..

Benim hayat standartlarım neyse eşimin ve çocuklarımın ki de o olacak. Bir çok insan ünlü ve zengin olmak isteyebilir. Şöhretli ve zengin bir hayat sürmek bana göre değil. Neden şöhret olduğumu bile anlamıyorum. Şöhretin büyüsüne kapılmış olmamı hiç anlamıyorum. Şu anda sahip olduğum para bile bana fazla geliyor.

Anladığım kadarıyla evliliğe hiç olmadığı kadar yakınsınız..

Bir eşim, boy boy çocuklarım olsun isterdim. Bir aile yaşantımın olmasını elbette çok istiyorum. Ne var ki düşündüğünüz gibi evliliğe çok yakın değilim. 2 yıldır bir sevgilim bile yok.

Büyük bir değişim yaşar gibisiniz.. Öyle mi?

İyiye doğru bir değişim yaşıyorum. Daha doğrusu kişiliğime geri dönüş dersek daha doğru olur. Şöhret olduktan bugüne kadar olan dönemi analiz ettim. Çıkan sonuç şu; pek yanlış bir hayat tarzı edinmişim. Hep günü birlik yaşamışım. Günü birlik yaşayınca hayatınızda olan her şey doğal olarak günü birlik oluyor. Şimdi kendime anlamlı bir hayat kurmanın peşindeyim. Gerçek Teoman şöhret olduktan sonra görünen Teoman değildir. Gerçek Teoman, şöhret olmadan önceki vatandaş Teoman’dır. Şöhret beni benden uzaklaştırdı. Ünlü Teoman, vatandaş Teoman’ı bir yerlere gömmüş. Yaşamak isteyen vatandaş Teoman elini topraktan çıkarıp hayata yeniden sarıldı. Gömüldüğü yerden çıkan vatandaş Teoman’ın ilk işi ünlü Teoman’ı kendisini gömdüğü yere gömmek. İşte ben bunu yapmaya çalışıyorum.

İki yıldır sevgilinizin olması vatandaş Teoman’ın yeniden gün ışığına çıkmasının bir sonucu mudur?

Benim 20 yılda sadece 5 sevgilim oldu. Bir başka deyişle ilişki yaşadığım kadınlar arasında sadece 5’ine aşık oldum. Ben sevgili tanımlamasını aşık olduğum 5 kadın için yapıyorum. Onun dışında bana haz vermeyen çok sayıda ilişkiler de yaşadım. O ilişkileri “Günü birlik kadınlar” olarak tanımlamak istemiyorum, ayıp olur. Ne var ki hayatıma giren diğer kadınların benden beklentileri, benim onlardan beklentilerim ortadaydı. Hiç bir kadını kandırmadım.

Aynı dönemde çok eşli ilişkiler yaşadığınız rivayet edilir. Doğru mu?

Zaman zaman böyle ilişkiler yaşadım. Şimdi düşünüyorum da bu konuda kendime inanamıyorum. Kendimi kaybettiğimin bir diğer göstergesi de budur.
Aslında ben günümüze ayak uyduramıyorum. Dünyanın felsefesi değişti. Benim gençlik dönemlerindeki dünyayla bugünkü dünya arasında inanılmaz bir fark var. Çok hızlı bir değişim yaşanıyor. Ben bu hıza ayak uyduramıyorum. Zaman geliyor aynaya baktığımda kendimi tanıyamıyorum. Benim çocukluk döneminde çocuklar kovboy olmak, pilot olmak, doktor olmak, öğretmen olmak isterdi. Şimdiki çocuklar ise ünlü olmak istiyor. Böyle bir zamanda yaşıyoruz. Bakıyorum, toplumda herkes şöhret olmanın peşinde. Ne iş yaparlarsa yapsınlar herkes ünlü olmak istiyor. Sanki ünlü olmak iyi bir haltmış gibi. İnsanlık delirmiş durumda.

Belki de siz hassas bir dönemdesiniz..

Hassas bir dönemde değilim. Uyanış dönemindeyim. Çevreme bakıyorum herkes mutsuz. Ben istediğim kadar mutlu olayım. Çevremdekiler mutsuzsa beni de zehirliyorlar, ben de mutsuz oluyorum. Gazetelere bakıyorum Ergenekon diye bir örgüt kurulmuş sevdiğim yazarlara veya sanatçılara süikast planları yapmışlar. Herkes birbirini öldürmek istiyor. Kimse elindekiyle yetinmeyi kabul etmiyor. Herkes daha fazlasını istiyor. Daha fazlasına sahip olmak için de birbirini ezmekten rahatsız olmuyor. 12 yaşındaki kız çocuğu 8.5 aylık halime. Nasıl bir insan bunu yapabilir ki?

Bol cinsel ilişki, para, saygı ve sevgi.. Şöhretin getirilerinin bunlar olduğu düşünülüyor..

Saygı ve sevgiyi bir kenara koyalım. Bu ikisiniinsan olmakla da elde edersin. Bol ilişki ve bol para emin olun bir süre sonra bir kabus gibi üzerinize çöküyor.
Dört yıl boyunca Teşvikiye’deki evimde yaşadım. Çamaşır makinesi nasıl çalıştırılır bilmiyorum, bir kez olsun mutfağa girmedim. Bir kez bile küçücük bir yerin bile tozunu almadım. Eve geldim ve yattım. O kadar. Evimi yaşayamadım. Geçen yaz çadır tatili yaptım. Orada herşeyi kendim yaptım ve bundan da büyük bir keyif aldım. Ben starım diye şöhretliyim diye neden çamaşır yıkamayayım? Sadece ev işlerinden söz etmiyorum. Her işimin başkası tarafından görülmesi sonucu bomboş bir insan oldum çıktım. Şöhret olmadan önce belediye otobüsüne biner sahil boyunca gider gelirdim. O otobüslerde ne gördüysem ne yaşadıysam beni besliyordu. Kendi işlerimi kendim görüyordum. Geçen yıl Fransa’daki tatilde şöhret olmadan gezmek beni öylesine mutlu etti ki..

Fransa’da Türkiye’de yapamadığınız neyi yaptınız?

Yürürken önüme bir halk plajı çıktı. Canım denize girmek istiyor ama yanımda mayo yok. Çıkardım pantalonu, külodumla girdim denize. Yüzdüm, çıktım uzandım bir yere külotla güneşlendim. Nasıl büyük bir keyif aldım bilemezsiniz. Boğaza külotla giren çocukların yaşadığı keyfi yaşayarak çocukluk günlerime kısa bir geri dönüş yaptım.

Kadınlar sizi yordu mu?

Kadınlar konusunda fazla aç gözlü olduğum bir dönem oldu. O sıralarda kadınların beni yorduğunu söyleyebilirim. Nedense kadınlarla olan ilişkilerimde sanki dünyanın en önemli işini yapıyormuş gibi durmaksızın çalıştım. Niyeyse? Zamparalık konusunda tavan yapmıştım.

Şöhret olmadan önce kadınların ilgisini çekmeyen birimiydiniz?

Ünlü olmadan önce de aklım fikrim kadınlardaydı. Hep peşlerine düştüm. Ortaokulda, lisede kızlarla sağlıklı ilişkiler kuramadığımız için üniversite başlayınca Saldıray Abi kimliğine büründüm. Bir tek kadını bile retetmedim. Bir kadını ilk kez 35 yaşında ret ettim.

Kaç kadınla ilişkiniz oldu?

Saymadım. İnsan beraber olduğu kdınların çetelesini tutar mı? Günübirlik yaşadıysam o kadar da ahlaksız davranmadım. Arkadaşlarım çeşitli rakamlar söylüyorlar ama herkes başka bir rakam söylediği için hangisi doğru bilemem.

Kabarık rakamlar mı söylüyorlar?

Abartıyorlardır. İnşallah da o kadar kabarık değildir. Benim hakkımda bilinmeyen konulardan biri şudur; kendimi gece hayatına attığım veya yanımda bir çok kadının olduğu dönemlerde aslında hep aşk acısı yaşıyordum. Aslında gece gezmelerimin, yanımda bir çok kadının olması sevgilimden ayrıldığım için çektiğim acının göstergesiydi.

Bir gazeteciye şöhretin size yaşattığı sıkıntılardan dolayı mı attınız?

Gazeteci beni arkamdan çekti. Benim verdiğim tepki bir refleksti. Düşünerek yaptığım bir hareket değildi. Şiddete bu kadar karşı biri olarak ben refleks hareketi sonucu birine vurabiliyorsam sınırı geçmişim demektir. O görüntüler ne kadar çirkindi. Ben neden birine vurayım ki? Neden öylesine çirkin bir olayın başrolünde olayım ki? Eğer birileri arkamdan çekip beni taciz edebiliyorsa, ben de bunun karşılığında yumruk sallayabiliyorsam sınırı geçmişim demektir. Hayatta yapabileceğim en son ve en çirkin davranışı sergilemem benim artık bana bu olayı yaşatan her şeyden uzaklaşmamı gerektirir.

Bütün bu radikal kararları bir gazeteciye attığınız yumruk sonrası mı aldınız?

Bir süredir vatandaş Teoman olarak ünlü Teoman’a karşı amansız bir mücadelenin içindeydim. İstanbul’dan uzaklaşmaya karar vermiştim. Yumruk sallamış olmam bana aldığım kararın ne ölçüde doğru olduğuu gösterdi. Kararımın bir çeşit sağlaması oldu.

Şöhretli hayat özlerseniz geri dönmek zor olmayacak mı?

Özlemem. Ben zaten şöhret olmadan önceki hayatıma gidiyorum. Mutlu olduğum hayatıma. Sıradan bir vatandaşken de başarılıydım. Daha reşit bile değilken kendi paramı kendim kazanıyordum. Öğrencilere matematik, geometri ve fizik dersleri veriyordum. Bir yandan da müzik yapıyordum. Boğaziçi Üniversitesi’nde matematik okudum. Sınavlarda Türkiye genelinde ilk 100’e gimiştim. İngiltere’ye gittim, bulaşık yıkadım, yerleri sildim. Amerika’da garsonluk yaptım. Arıca 30 yıl boyunca param olmadı, hiç de utanmadım, mutlu mutlu yaşadım.

Hiç yorum yok: