12 Ağustos 2008 Salı

Esra Harmanda Roportaji Sozcu Gazetesi subat 2008

Esra Harmanda Röportajı Sözcü Gazetesi Şubat 2008
Cihangir’in ara sokaklarından birindeki eski taş binanın ziline bastığımda kapının açılması biraz zaman alıyor. Altında gri eşofman,üstünde tişört var.

Saçları dağınık ama yüzünde içimi sıcacık yapan gülümseyişiyle karşımda..Teoman ev haliyle, evi ise her zamanki haliyle.. Misafir gibi karşılanmıyorum, öyle de hissetmiyorum ki bu daha da hoşuma gidiyor.. Çat kapı geliveren bir arkadaş gibiyim..Bir sigara yakıyor, bense etraftakilerle ilgiliyim!! Evin manzarası gel de içme dedirten cinsten, hoş Teoman da bunu yapmıyor değil. Nasıl nereden başlasam diye düşünürken, nazik kahve teklifinden sonra söze önce yeni çıkan albümünden giriyorum. Gülümsüyor, sanki bu soruyu bekler gibi.;

Yeni albümünüz hayırlı olsun?

“Teşekkür ederim ama benim albümüm demek yanlış olur aslında..Benden başka 14 şarkıcının yorumu var ki hepsinin katkısı benden çok daha fazla..

Neden böyle oldu?

“Aslında benim aklımda albüm yapma fikri filan yoktu.Uzun zamandır şarkı da yazmıyordum.Elime gitarı alıyordum ama şarkı filan da çıkmıyordu açıkçası..Fikir plak şirketimden geldi. Benim de aklıma yattı İçinde eski şarkılarımda düetlerin yapılacağı bir albüm diye konuşulmuştu.İçine bir-iki yeni şarkı ilave edecektik..Başladıktan sonra kimler söylese diye düşünürken düet fikrinden uzaklaştım.Mesela aklıma gelen biri için,o söylese çok da güzel olur diyordum ama kendime yer de bulamıyordum orda.Düete pek uygun değildi. “Düetler” ismiyle yola çıktığımız albüm “söz-müzik TEOMAN ” oldu.İçinde yer alacak sanatçıların isim listesi o kadar uzadı ki hiçbirinden vazgeçemedik ve iki cd lik bir albüm yaptık..Hatta öyle ki birkaç ay sonra ikinci albümü çıkaracağız..”

“Yeni şarkılar yazamadım,olmadı” dediniz..Bunun nedeni neydi sizce?

Yeni şarkılar çıksın diye çok da uğraşmadım aslında..Zorlarsam çıkardı ama zorlayarak bu iş yapılmaz.

Keyifsiz bir döneminizde miydiniz?

“Aslında keyifsiz dönemlerimde daha çok şarkı çıkartırım ben.O dönem başka şeyler de yapıyordum.O tarafa daha çok konsantre olduğum için şarkı formuna dönüşmedi bu kreatif süreç..Bir tane tiyatro oyunu gibi bir şey yazdım.Pek de bilmeden..Çok uğraştım onun için..Roman taslaklarım vardı,küçük denemelerim vardı..İçimden de şarkı sözü yazmak gelmiyordu.Daha önceki yıllarda kafamda önce hikaye belirir sonra onları şarkıya dönüştürürüm.Aklımda hikayeler de yoktu.Her şey çok rahat gitmeyecekse kendimi zorlamak zorunda değilim.Çünkü 9 tane albüm yaptım.Bu albüme bile sokacağımız 28 şarkım varsa ben aslında yapacağımı yapmışım.Bundan sonrası zevke,inanca ve canımın istemesine dayalı şeyler olmalı..Daha önceleri daha hırslı ve iddialıydım..Şimdi ise eski şarkılarım beni tatmin ediyor.

Peki yeniden eskisi gibi şarkılar yazamazsam korkusu var mı ?

“Hayır paniklemem,demek ki olması gereken buymuş diye düşünürüm.Demek ki ben eskiden yapabiliyormuşum şimdi yapamıyorum diye düşünürüm.Artık eskisi kadar iyi şarkılar yazamayan biri olurum.O anda neyi yapabildiğimin önemi yok.Şimdiye kadar neler yaptığım önemli.Kendimi kanıtlama ya da para kazanmak gibi dertlerim yok artık..Ayrıca ben hiçbir şey yapmasam yazarak mutlu olabilirim.Yazmayı çok seviyorum.

Gelecek ile ilgili planınız sakin ve dingin bir hayat mı ?

Köye çekilip hiçbir şey yapmayacak bir insan değilim.Sıkılırım da.Hala kitap okumayı çok seviyorum.Bana müzik dinlemek mi,kitap okumak mı deseniz ben müziği bir kalemde silerim.Müzik benim saatlerimi almıyor artık.Üç gündür burada kitap okuyorum,çok da memnunum. Müzik ve sinema da daha seçiciyim.Film seyretmeyi çok severim ama birçoğundan da çok çabuk sıkılırım.100 şarkı verseniz içlerinden 1 tanesini severim.Edebiyatta daha yüksek bu oran.10 kitaptan 2 tanesini seçerim.

En çok kimi okursunuz?

Milan Kundera’yı çok severim ara ara geri dönerim ona.Edebiyat dışı şeyleri okuyorum.Uzun zamandır dünya siyasetine ve jeopolitik meselelere taktım.Onları okuyorum.

Dünya siyasetinde neler oluyor?

Dünya siyasetinde o kadar ilginç şeyler oluyor ki..Amerika resmen çöküşün eşiğinde deniyor.Ama biz onlarla ilgilenmiyoruz.Türbana takmış gidiyoruz.Garip ve küçük sorunlarla uğraşıyorlar ve bunlarla zaman geçiriyorlar.Dünya tamamen büyük bir değişimin eşiğinde aslında.Enerji ve ekonomi ile başlayan büyük bir değişiklik var.Amerika’da yönetim değişecek.Nereye doğru gidecek bilmiyoruz.Büyük ekonomik problemleri var.Çin çok büyüyor,Hindistan büyüyor.Rusya bir diktatörlük oluyor.İran-Amerika ilişkisi garip..O yüzden de Türkiye’de gündelik siyaset ilgimi çekmiyor.Türban konusu bugün de üç sene önce de sorun edilen bir konu..

Sizce “türban “ olayı çok mu abartıldı?

Bence öyle.. Her küçük şey abartıldığı zaman toplumların önü tıkanmış oluyor.Bir tane çiçek yetişecek örneğin,üstüne beton döküyorsunuz o oradan yamuk yumuk bir şey olarak çıkıyor.Dikkatli olmak lazım.Aslında politikacıların perspektifinin çok popülist olmaması gerekiyor.Demokrasi öyle bir şey halini aldı ki,halkı kandırarak veya ikna ederek bir şeyler yapmanın ölçütü olmaya başladı.Halk da her zaman doğru karar vermiyor.Peki bunun alternatifi ne?Demokrasiyi bırakıp diktatörlüğe mi gideceğiz?Onu da yapamayız.Bu dünyanın sorunu..Batının değer yargıları da değişmeye başladı.Eskiden insanlar arasında eşitlik,kardeşlik gibi şeyler söyleyen Fransa artık tamamen başka şeyler söylüyor.Yıllardır orda yaşayan Cezayir göçmeni insanları 2. sınıf sayıyor.Dünyada magazin anlayışı bile değişti?

Nasıl yani?
Biz magazini reddediyoruz ama Sarkosky magazini kullanıyor şu an ve Carla Bruni ile beraber dünyayı dolaşıyor.Fransa cumhurbaşkanı,bir pop yıldızı gibi karşılanıyor..Kendisini öyle imajlandırıyor..Türkiye’nin yapması gereken şey,halkın daha büyük ve ortak dertlerine sorun bulmak..İşsizlik,gelir dengesizliği,sağlık,eğitim,trafik hepimizin derdi değil mi?Küçücük çocuklar bugün bellerine silah koyup kendilerini kanıtlamaya çalışıyorlar bu tip problemlerin çözülmesi gerekirken uzun zamandır önümüzü tıkayan şeylerle uğraşıyoruz.

Sizin magazine bakışınız nasıldır?

Magazin kötü bir şey değil bana göre.Herkesi de ilgilendiren bir şey üstelik..Hepimizin magazine minik de olsa ilgisi var..Fakat yapılış tarzı artık çok çirkinleşti.Ben 70 yıllarda küçük bir çocukken teyzemin magazin dergilerine bakıyordum,şimdikine göre çok seviyeli kalıyordu.Açıkçası orda çok büyük yalanlar var gibi de gözükmüyordu.Orda magazinci-sanatçı arasında daha seviyeli bir ilişki ve şefkati de vardı.Şimdi öyle bir şey yok.Burada salt magazincileri suçlamak da doğru değil.Hem sanatçı,hem halk hem de magazini o noktaya getirenlerin suçu var.

Magazincilerle yaşadığınız olayda kim suçlu?

Benim olayımı anlatayım size o zaman..8-10 tane çocuk,ellerinde kamera ve mikrofonlarla sizi takip ediyorlar.En arkada efendi,terbiyeli bir çocuk dikkatinizi çekiyor.Bir sene sonra gördüğünüzde o artık o terbiyeli çocuk değil..Onu çok suçlayamayız..O da parasını kazanmak için yapıyor bunu..

Para kazanmak için ahlakımızı bozmak ne kadar doğru?

Bunda haklısınız tabi..Yavaş yavaş yaşandığı için bu durum,onlar da farkında olamıyorlar.Ama gençler..Ve ben gençleri affetme taraftarıyım..

Affınıza sığınarak bugün yaşadığım ufak bir şeyi paylaşmak isterim sizinle..Buraya gelirken arkadaşlarım bana takıldılar,aman bir kroşe gelebilir dikkat et diye (kahkahalar)..Hakkınızda bu imajın oluşması canınızı sıkıyor mu??

Bana soru soran birine yumruk atmadım ben..Benim arkadan ceketimi çekiştirip dengemi bozmaya,düşürmeye çalışan biri vardı orada.

Bize o şekilde yansıtılmadı ama..Size yapılan taciz kesilerek ve farklı bir yorumla “Teoman gazeteci dövdü “ şeklinde verildi..Bu üzmedi mi sizi?

Gazeteci demek doğru değil..Her magazinciye gazeteci dersek,her ketaneciye de iş adamı demek gerekir o zaman..(kahkahalar..)..Sadece o başlığa değil,genelinde üzüldüm aslında..Ama tabii ki o duruma düşmek istemezdim.O çocuğa yumruk attığımda mutlu olmuyorum ki?Niye o çocuğu döveyim orda?.Niye o çocuk ceketimi çekecek kadar laubali olsun?Bu çok ayıp değil mi?

Bundan sonrası için tedbir almayı düşünüyor musunuz?Eğlendiğiniz mekanları değiştirmek gibi örneğin?

Onlar nereye gidersem gideyim buluyorlar beni..(kahkahalar)..Ne yapacağımı bilemiyorum..Gece 4 te ne bekliyorlar acaba? Orası bir bar sonuçta.. Bir de sözüm ona ahlakçı davranmaları da ilginç.Bir konserimde 2 sigara içmişim mesela..Bunu orda 1000 kişi görüyor ama akıllarında bu değil orada söylediğim şarkılar,sahne perfonmansım kalıyordur öyle değil mi?Magazinciler sadece bunu çekip 15 milyon kişiye yayıyorlar..Beni mahkemeye veriyorlar,yargılıyorlar..Sonuçta bakıyorum yaptığım küçücük şey koskocaman bir hale gelmiş..Bu çok çirkin..İçine yorum girince o haber olmuyor ki,yorum oluyor.Yorumu da haber gibi vermek ne kadar doğru siz karar verin.

Bu tatsız konudan biraz uzaklaşalım dilerseniz..Hemen yanı başımızda oldukça dağınık bir yatak,mutfak tezgahının üzerinde yine dağınıklık gözüme çarptı..Tam bir bekar evi..(kahkahalar)

Orda uyuyorum,içerde uyumayı sevmiyorum..Hem uyku problemim var hem de manzaram güzel..(Teoman’ın salonunun manzarası gerçekten inanılmaz..göz alabildiğine bir mavilik hakim..Tüm boğaz ayaklarınızın altında..Burası insanı üretken olması için kışkırtıyor adeta) Günün doğumunu burada karşılıyorum ve bütün gün bu gördüğünüz koltukta kitap okuyorum ben..

Hiç sosyal hayata karışmıyor musunuz?

Sosyal hayata karıştığım anda televizyona çıkmış oluyorum..(kahkahalar)..

Bu sizin için bir haksızlık değil mi?Hepimiz o mekanlara rahat rahat girip çıkarken siz burada kendinizi o ortamdan çekmek zorunda kalasınız?

Bir kere ben niye o insanları görmek zorunda kalayım ki?Benimle ilgilenilsin ilgilenilsin istemiyorum ki..Ben kendini önemli hisseden,star hisseden insanlardan değilim..Bazılarının hoşuna gidiyor..Kamera görmeyince rahatsız oluyordur onlar..Hatta kameraları çağıran, “her tuzum var diyene hıyarla koşan” her mikrofona bir şeyler söyleyen sanatçılar da var..Ama ben onlardan değilim..İnsanlar bizimle bu kadar ilgilenmesinler çünkü biz önemli insanlar değiliz..Onlar kendileriyle ilgilensin,kendilerine önem versinler..Onlar çocuklarıyla 3 saat geçiriyorlar mı?Ama televizyonla geçiriyorlar..

Siz kendinizin ve evinizin işleriyle ne kadar vakit geçiriyorsunuz?

Ben kendi işlerimi kendim yapmam..Hiç ütü,yemek yapmam mesela.Hep hazır yerim..Bir dönem çok yapmıştım..İngiltere’de-Amerika’da yaşadığım dönemler yemek de dağıttım,yerleri de sildim,dağ gibi bulaşıkları da elimle yıkıyordum..Ün bir süre sonra yabancılaştırıyor insanı bir çok şeye,insanlıktan çıkarıyor bence..Bu sabah kendime kahvaltı hazırladım ve bu beni inanılmaz mutlu etti örneğin..Ben yıllardır kendime öyle bir kahvaltı hazırlamamışım..Bulaşık makinesi,çamaşır makinesi nasıl çalıştırılır bilmem..Hatta sigaramın küllerini yere silkelerim vs. Oradan normal bir hayata geçmek istiyorum.Bir sürü güzel şeyin farkına varamadığımı gördüm.Ben o sanatçı arkadaşlarıma baktığımda hepimizin içinde “tam olmamışlık” o hüznü gördüğümde gerçek hayattan uzaklaştığımızı görüyorum..Be sebeple planlarımın başında hayatımı değiştirmek geliyor.Şu kahvaltımı kendim hazırlasam ne olur?çayımı kendim hazırlasam ne olur?
Sizin en mutlu anlarınız hangi anlardır desem?

Eski dostlarımla bir arada simit-kaşar-çay ile yaptığımız sohbetlerdir derim..

Şöhretin bedeli galiba..

Aslında yanımda arkadaşlarım olmak şartıyla eski gittiğim mekanlara hala giderim..Her ne kadar ün beni rahatsız etse de çevrenin bakışlarından rahatsız olmuyorum..Sürekli bana bakıldığının farkında değilim çünkü ben kendimi ünlü zannetmiyorum?Ama bunun yanı sıra bazı şeylerden de mahrumum İnanın alış-veriş yapmayı bile özlüyorum.Eskiden kız arkadaşımla alış-veriş yapmaya bayılırdım,pazara çıkardım..Vapura bile binemiyorum çok zamandır,ki çok sevdiğim bir şeydir o da..Sonra otobüse binmeyi severdim ben Taksi benim tercihim değildi hiçbir zaman.Otobüse bindiğimde o tekli koltuklara geçer,hayallere dalardım..Öyle şeyleri çok özlüyorum..
.
Araba kullanır mısnız?Ehliyetiniz var mı?

Hiç kullanmıyorum..Ehliyetim var ama..Senede bir filan kullanıyorum Geçe sene bir kere kullanayım dedim,arabanın altını vurdum..Hemen çekiciler filan çağırdık yani..(kahkahalar)..Araba kullanışım futbolum kadar kötüdür..Sevdiği şeyi becerebiliyor insan.Ben de hep sevdiğim şeylerin peşinde gittim..

Yeniden albümünüze dönecek olursak,belirli bir yaş ve kariyerdeki şarkıcıların tercih ettiği bu işe girmeniz sizce de şaşırtıcı değil mi?

“Benim kariyerim yeterli değil bu iş için..Belki şarkılar yeterli ama belkide daha fazla müzik piyasasında olmam gerekiyordu.20-25 senelik bir müzisyen olurum,iki jenerasyonu etkilemiş,arkamdan gelen insanlar olmuş olmalıydı böyle bir albüm çıkarabilmem için..Bülent Ortaçgil’in böyle bir albümü çıkmıştı ve hakkıydı böyle bir albümü çıkarması.Benim bunu yapmak istememde iki neden var..Bir,elimde böyle bir albümün olsun çok istedim.İkincisi Artık cd formatı da yok olacak.Belki bambaşka bir teknolojiyle çıkacak bundan sonra şarkılar..Bundan sonraki hedefim konser albümü..İnşallah cd formatının ömrü bunu yapmama yeter..Şebnem Ferah’ın var,bayıldım..İnşallah benim de olur..”

Sezen Aksu,Bülent Ortaçgil gibi kariyerlerinin zirvesindeki isimleri ikna etmek zor olmadı mı?

Hiç zor olmadı.Zaten lütfen yapar mısınız diye gitmedim..Çünkü sanatçının bir günü bir gününe uymaz.Bu bende de böyle oluyor.Bazen
üşenebiliyorsunuz..İnsanlara “üşeniyorum diyebilirsiniz,bunu da anlarım” dedim..Örneğin Sezen Aksu her ne kadar büyük bir isim,pop müziğinin kraliçesi olsa da,müzisyenlere,müziğe yaklaşımı çok yüksek perdeden değil,eşitlikçi tavırla yaklaşan birisi..Zaten sanatçıların da birbirleriyle olan ilişkileri o noktada olsun isterim..Beni de yeni çıkan arkadaşlar arıyorlar, “bizim albümümüzde söyler misin?” diyorlar daha şarkıyı dinlemeden “tamam” diyorum..Birlikte birşeyler yapmak güzel.Kariyeri oturmuş insanlar için ticari iş yapmak diye bir şey yoktur.İbrahim Tatlıses bugün bir albüm yapıcak olsa artık ona ticari anlamda bir şey katmaz.O adam ne kadar para kazandığını da,ne kadar parası olduğunu da bilmiyordur.Bizler bu işi uzun bir süre geçtikten sonra sadece zevkine yapan insanlarız. Zevk alacağını düşündükleri için oldular..

Albümünüzde rock şarkıcısı Şebnem Ferah ve Özlem Tekin’in isimlerini neden göremiyoruz?

Şebnem bir şarkı üzerinde çalıştı ama orijinal bir şey çıkaramayacağını söyledi.Çok yorgun olduğu bir dönemindeydi..Bu albümde olmadı ama diğer albümde olmalarını çok isterim..Kendi jenerasyonumdan isimlerin olmasını özellikle çok istedim.Onlarla birlikte bir şey yapmak çok hoşuma gidiyor.Feridun Düzağaç,Yaşar,Mirkelam ile aynı dönemlerde müzik sektörünün içinde yer aldık..Bir şeyleri başardıysak veya değiştirdiysek bunu hep beraber yaptık.Yaşarsak bundan 10-15 yıl sonra,birlikte güzel işler yapmış ve mümkün olduğunca yan yana gelmiş olmak istediğimden çok önemliydi benim için…

Hiç kimseye böyle içten ve samimi açıklamalarda bulunmadığını söylüyor Teoman, ve “iyi de oldu” diyor. Sıra fotoğraf çekilmemize geldiğinde,adeta tokat yemiş gibi oluyorum..Olmaz diyor da başka bir şey demiyor..Nedenini ise,hazırlıksız olmasına bağlıyor..Fazla ısrar etmiyorum..Sanatçı kaprisi diyoruz..Tokalaşıyoruz..Ayrılıyoruz.. İkimizde birbirimize teşekkür ediyoruz. Ben bana bu ortamı sağladığı için, Teoman ise içindekileri dışa vurduğu için. Ne iyi etmişiz de buluşmuşuz…

Hiç yorum yok: