12 Ağustos 2008 Salı

Nilufer Karacigan Roportaji Aktuel 18 Vol.1 Şubat 2008

Nilüfer Karaciğan Röportajı Aktüel 18 Vol.1 Şubat 2008
Teoman kaşımı yardı! Bizler için teoman şarkıları bir klasiktir. birbirinden renkli ve ünlü isimler onun şarkılarını seslendirerek, kendisiyle düetler yaparak ‘söz müzik teoman’ adlı bir albüm oluşturdular. iki albümlük nefis çalışmanın yayınlanması için geri sayım başladı! biz de çalışmanın ruhuna uygun olarak destan tadında olan söyleşimizi ikiye böldük! buyurun size teo vol. 1… devamı haftaya.

Düetler albümü yapma fikri nasıl gelişti?
Plak şirketimin önerisiydi. Bende aslında bir albüm çıkartacak yeni şarkı yoktu. Bir tane vardı sadece, bir tane daha şarkı yapar ve bana verilen düetler albümü ile ilgilenirim diyordum. Sonra birden bu albüm, başlangıç projemizden tamamen farklı bir noktaya gitti. Aslında daha da iyi oldu. Bir şekilde yola çıkıyorsunuz ve daha sonra proje değişiyor. Mesela pek çok sanatçıya ve şarkıya yer vermek istediğim için son anda albümü Volume 1 ve Volume 2 şeklinde bölmeye karar verdim. Volume 2’de kimler ve hangi parçalar yer alacak çoğunlukla belli. Burada söyleyeceklerim dışında eklenen isimler olacak tabii.

Sonuç olarak ne oldu?
Tam ne olduğu belli olmayan bir albüm oldu. Bu albümün içeriğinin ana özelliği şarkıların söz ve müziklerinin benim yazmış olmam ama başka sanatçılar tarafından seslendirilmiş olmaları ve benim de bazı şarkılara düet veya geri vokal yapmış olmam. Bu albüm tam anlamıyla bir şarkı yazarının albümüdür.

Teoman şarkıları yani…
Evet, Teoman şarkıları diye düşünmek lazım. Ancak, önde olan ben değilim hatta genelde arka plandayım. Ticari anlamda ve içerik anlamında her şarkının içinde olmak isterdim aslında. Amaç beraber söylemekti şarkıları fakat bir parça tek başına söylendiğinde düet olarak söylendiğinden daha anlamlı bir hal alıyorsa, o aşamada hemen o düet fikrinden vazgeçeceğim konusunu aklımda tutmuştum en başından.

Hangi şarkıyı kimin söyleyeceğine nasıl karar verildi?
Birkaç tanesi hariç hemen hemen herkesin kendi inisiyatifine bıraktım. Bazılarına tavsiye ettim. Onu değil, şunu okuyayım diyenler oldu arada, onları da kabul ettim. Esnek bıraktım yani.

Aynı şarkıyı seslendirmek için ısrar edenler oldu mu bu arada?
Paramparçayı birkaç kişi sordu.

Kavga çıkarmış…
Yok, problem olmadı. İlla ki bu olsun diyenler olmadı. Bu, sonuçta zevk için yaptığım bir albüm. Piyasanın durumundan dolayı albüm yapmak kişinin kendi zevki için yaptığı bir işe dönüştü diye düşünüyorum artık. Daha maneviyata dayalı bir hal aldı her şey. Ben bu projedeki arkadaşlarımla bir arada çalışmaktan mutluyum, önemli olan da bu. Onlar da benim gibi düşünüyorlar ki bu projede yer aldılar.

Bir şeyi daha merak ettim. Parçaların seçim aşamasında sanatçılar sizin tüm albümlerinizi teker teker dinleyerek mi karar verdiler?
15- 20 tane, daha öne çıkan parçalarımdan oluşan bir liste hazırlamıştım. Oradan seçtiler ama kendi akıllarında kalan şarkıları tercih edenler de oldu.

Tanıdığımız ünlüler dışında yıldızı yeni parlayan isimlere de yer vermişsiniz. Kreş mesela…
Evet. Onların albümleri elime geçmişti çok beğenmiştim. Bir de röportajlarını okumuştum. Onlara sevdikleri şarkılar sorulmuş, benim iki şarkımı zikretmişler. Biri Bugün, ikincisi de En Güzel Hikayem. Hakikaten de doğru şarkıları seçmişler söz olarak. Ben de çok severim bu ikisini. Sonra onlara da teklif götüreyim dedim.

Çok mutlu olmuşlardır… Herhalde bir piyasa araştırması yapmışsınız; kim hangi parçayı seviyor diye…
Daha evvelden senin şu şarkını seviyorum diyen herkesin kompartımanlarını kafama yerleştirmiştim.

Albümde hiç tanımadığımız bir isme de yer vermişsin; İrem Candar.
18- 20 yaşlarında bir kız o. Daha önce şarkı söylerken dinlemiştim çok da sevmiştim. Eğer albüm çıkartırsa ortalığı sallayacak çok geniş bir sesi var. Gel şu şarkıyı beraber söyleyelim dedim ona da.

Farklı farklı jenerasyonlara yer vermişsiniz bir anlamda.
Evet. Benden önceki, benim dönemimdeki bir de benden sonraki jenerasyona yer verdim.

Playlist’e bakınca hemen eksikliği hissediliyor; Aşk Kırıntısı gibi muhteşem bir şarkı neden yok bu albümde?
Sus Konuşma yok, Yağmur yok, Kardelen de yok. Aşk Kırıntısı da olsun isterdim ama onunla bitmiyor. Benim bu şekilde olmasını istediğim daha on şarkı var nereden baksanız. Belki Volume 2’de yer alacaklar…

Bu albümde yer almasını istediğiniz isimler oldu mu?
Mirkelam, Yaşar ve Feridun Düzağaç gibi tek adamların olmasını çok istedim. Çünkü hepimiz aynı jenerasyondan geliyoruz. Müziğe bakışımız, kişisel tarihimiz bir şekilde benziyor. Şarkı yazarı olarak tanıtmaya çalışıyoruz hepimiz de kendimizi.

Her sanatçının kaydında bulundunuz mu?
Yok, mümkün olmadı. Birçoğunu bittikten sonra dinleme fırsatı buldum. Bazılarında bulundum. Hepsinde aynı yöntemi uygulamadık anlayacağınız.

İşin en meşakatli kısmı olan, sanatçıları ayarlama, saatlerini organize etme faslını siz mi yaptınız?
Yok, ben yapmadım. Çok da zor olmamış ama. Bir kısmı bana uzak kişiler değil zaten, kafede görüp kararlaştığım arkadaşlarımdan veya dostlarımdan oluşuyor.

Sizi oldukça heyecanlı ve sonuçtan memnun olmuş gördüm.
Evet, mutlu olacağım bir iş yapmak istiyordum ama şu an şarkı yazacak durumda değildim. Yaptığım sekiz albümdeki bazı şarkıların bir daha revize edilmesi ve başka başka sesler tarafından yorumlanmış olmaları ve bunun sonucunda o şarkıların başkalaştırılmış olmalarından dolayı mutluyum. Kişisel kariyerim açısından benim böyle bir albümüm olması lazımdı çünkü sektörün nereye gideceği hiç belli değil.

Albümünde yer alan sanatçılarda kendi albümlerinde seslendirdikleri parçalara yer vereceklerdir.
Olabilir. Ben zaten isteyen herkese şarkılarımı veririm. Sorun olmaz benim için.

Para karşılığında mı?
Yoo, gerek yok ki. Ben cover’a inanıyorum. Ben söyledim bu şarkıyı başkası söylemesin diye bir derdim yok. Şarkılarımı mümkün olduğunca fazla insan söylesin isterim. Bir şekilde havaya karışsınlar ve insanları etkilesinler isterim. Biri benim şarkımı aldığında ben o kişiye iyilik yapmış gibi de hissetmiyorum kendimi zaten.

TEOMAN HEREŞEYE RAĞMAN PAPARAZZİLERİ SEMPATİK BULUYOR!

Geçtiğimiz aylarda ekranlarda sizi kroşeler atarken gördük. Acaba kendinize haksızlık edildiğini düşünüyor musunuz?
Bu yeni bir şey değil ki. Sırf bana da haksızlık edilmiyor Allahtan. Medya tabii ki olayları değiştirerek başka bir forma getiriyor. Ekonomide nasıl iyi para kötü para var, magazinde de aynı durum mevcut. Yılışıklık yapan, üç kağıt yapan herkes o işlerde başarılı oluyor. Sektör deforme olmuş durumda.
Birisi röportaj yaparken sadece sizi sinirlendirmek için arkanızdan ceketinizi çekiyorsa sizin de dönüp yumruk atmaya hakkınız olabilir.

Zaten gördüğümüz kadarıyla pek çok köşe yazarı sizi desteklemiş yaptığınız bu hareket konusunda. Sonuçta dayak yiyen arkadaş haksızlığa uğradığını düşünseydi o da size karşılık verirdi veya ortamı bir an önce terk ederdi. Ancak öyle olmadı. Tahrik unsurunun ne kadar yoğun olduğu oradan belliydi.
Magazini başlı başına kötülemek hata olur. İnsanların magazine de ihtiyaçları var bu gerçek. Ancak işin bir de paparazzi boyutu var. Onların yaptığı şöyle bir şey var. Geliyorlar ve sizden normal bir şey istemiyorlar. Sizden sizi sinirlendirecekleri anı istiyorlar. Arkadaşları sopa yiyor ve diğerleri de arkadaşlarını bütün aleme rezil ediyorlar. Çocuk neden TV’de dayak yesin ki? Kendi arkadaşlarına kelek atmadılar mı aslında onlar? Kimse “Yapmayın, vurmayın” demiyor ve herkes çekmeye devam ediyor. Eminim ki o anda diğerleri hallerinden gayet mutluydular. “Teoman arkadaşımızı neden dövdü” demiyorlar çünkü.

Dayak yiyen de gayet mutlu görünüyordu işin garibi!
Aynen öyle. Yıllar evvel de böyle bir şey olmuştu. Dayak yiyen çocuk çok mutluydu. “Sevgilime söyleyeceğim, Teoman kaşımı yardı” demişti.

PLAYLİST VOLUME 1

Sezen Aksu (Paramparça): İlk kabul edenlerden ve ilk bitirenlerden biriydi kendisi. Sezen kendisi seçti parçayı ben de vokal yaptım ona.

Yalın (Gönülçelen): Tek başına söyledi. Başka bir parça önermiştim kendisine ancak o bu şarkı konusunda ısrar etti.

Candan Erçetin (Kim?): Daha hit olduğunu düşündüğüm parçaları önermiştim ancak kendisi albümümde daha geri planda kalan bu şarkıyı seçti ve hatta beni de şaşırttı. Plak şirketim bu şarkıyı Candan’ın versiyonundan o kadar çok beğenmiş ki benimkini hatırlamamış bile.

Yaşar (Rüzgar Gülü): Ben önerdim. Onun vokallerine ve dünyasına uygun olacağını düşündüm. Normal versiyonundan biraz daha yavaş seslendirdi parçayı. Yaşar’ın bendeki imgesi öyle. Şiire şarkı sözüne verdiği önemi göz önünde bulundurdum. Düet yok bu parçada.

Nil Karaibrahimgil (İstanbul’da Sonbahar): Kendisine bu şarkıyı seslendirmesi konusunda ısrar ettim. Bir erkek sesinden sonra tavrının veya içeriğinin bambaşka olacağını düşündüm. Özellikle de bir kadın tarafından seslendirildiğinde şarkı anlamını değiştiriyor, başka bir yere doğru gidiyor. Bu şarkı artık benim şarkım olmaktan çıkıp Nil’in şarkısı olmuş oluyor. Böylece daha farklı bir alana nüfus etmiş oluyor. Nil ile düet yapmadım. Erkek sesi orada şarkıya ihanet etmiş olacaktı.

Emre Aydın (Sürpriz): Başka bir şarkıyı önerdim. O da Sürpriz’i seslendirmek istedi.

İzel (Senden Önce Senden Sonra): Kendisi tercih etti. İlk dinlediğimde çok beğendim. “Hiç bozmayayım senin şarkını, benim olmama gerek yok” dedim ama o istedi ben de bir yerinden girdim öyle de güzel oldu. Düetlerden bir tanesi oldu. Bir de bu şarkıya 2003’te zaten başka sözler yazmıştım ama albümde yer vermemiştim. Burada bir sürpriz var, daha önce yazdığım ama albümde kullanmadığım sözleri ben seslendiriyorum.

Mirkelam (Güzel Bir Gün): Başka bir şarkı teklif ettim. “Yok, ben en çok bunu kendime yakın buluyorum” dedi. Ama ondan sonra anladım neden onu seçtiğini. Haklıymış, onun dünyasına daha çok uyuyormuş.

İrem Candar (Duş): Kendi albümü olmadan bu projede yer alan tek isim.

Yavuz Bingöl (İki Çocuk): Bu şarkı zaten içerik olarak ilginç bir şarkıydı. İki tane 18- 20 yaşında çocuktan bahsediyor. Bir tanesi Erdal Eren, 12 eylül eylemlerinden sonra ilk asılanlardan biridir kendisi, biraz düzmece raporlarla asılmıştır. Diğeri de onu öldürdüğü söylenen Zekeriya Önge. İkisi üzerine, savaşın saçma sapanlığı üzerine yazılmış bir şarkıydı bu. Benim yaptığım albümde punk’tı. İçerik öyle bir şeydi ki her müziği kaldırabilirdi. Hatta halk müziğine daha bile uygundu. Yavuz Bingöl hem halk müziğinden nağmeler alabiliyor hem de modernize edebiliyordu. O yüzden bu şarkıyı onun seslendirmesi en doğrusu olurdu diye düşündüm. Kendisinin de çok hoşuna gitti sonra. Bu parçayı birlikte okuduk. Yani bu bir tür düet sayılabilir.

Kreş (Bugün): “Siz beni beğeniyorsunuz ben de sizi beğendim alın bu şarkıyı yapın” dedim. Düet yapmadık ama şarkının son dizesini ben okudum. İmzalardan bir tanesi buydu. Tarkan Gözübüyük yaptı prodüktörlüğünü çok da güzel oldu.

Harun Tekin (İstasyon İnsanları): Harun’a “Sen de yer almak ister misin” dedim. O da kabul etti ve kendisi seçti şarkısını. Hit olan şarkılardan değildi ama sevdiğim bir şarkıydı bu da. Benim albüm versiyonumdan bile güzel söyledi. Çok güzel bir de gitar solosu yaptı. Düet yok.

Rashit (Kişisel Bir Şey): Daha önce konsere çıktık. Rock’n Coke’da birlikte sahne aldık. Ben onları çok seviyordum zaten. Oğuz askerde ama askerden izne geldiğinde stüdyoya girdi, şarkıyı söyleyip döndü. Albüm çıktığında herhalde hala vatani görevini yapıyor olacak.

Hayko Cepkin (Gökdelenler): Kendisi benim eskiden beri çok sevdiğim bir kişiydi. Ona Gökdelenler’i teklif ettim ama açıkçası onun da bu şarkıyı sevdiğini biliyordum. Onun yaptığı tarza da uyuyor şarkı. En sert şarkılardan biri buydu. Düet yok.

Hiç yorum yok: